Say Kanunu nedir?

by admin

Say Kanunu, Jean-Baptiste Say (1767–1832) tarafından on dokuzuncu yüzyılın başlangıcında ortaya koyulmuş olup, “arz kendi talebini oluşturur” düşüncesi üzerine kuruludur. Say Kanunu, Mahreçler (Piyasa) Kanunu olarak ta bilinir. Özellikle takas yapılan ekonomilerde bir ürün ya hizmet arz etmek başka bir ürün ya da hizmet talep etmektir. Ayrıca bir ekonomide ürün ve hizmet arzı artırılırsa ekonomiler tam istihdama ulaşır demektir.

Say Kanunu’nun gerçekleşmesi şu unsurlara bağlıdır: (Say Kanunu varsayımları)

  • Malların fiyatları maliyetlere eşit olmalıdır.
  • Maliyetler kişilerin gelirlerine eşit olmalıdır.
  • Gelirin tamamı harcanmalıdır.

Bu koşullar altında üretilen malların maliyetleri, satış fiyatına eşit olduğu için ve bireyler gelirlerinin tamamını harcadığı için, Say Yasası işler yani piyasada satılmayan mal kalmaz.

Say Kanunu‘na göre, üretimin finansmanı için gerekli olan para, bu sürecin sonunda üretilen mallar için otomatik olarak yeterli bir alım gücünü yaratarak, ekonomideki toplam arz ve talep eşitliğini sağlamaktadır.

Klasikler; parayı nötr olarak kabul ederler. Yani onlara göre ekonomide paranın bir değeri yoktur. Para sadece bir mübadele (değişim) aracıdır. Yansız tarafsız bir araç olarak düşünülen paranın ekonomideki rolü, kendisinin ve malların piyasa değerlerinin fiyat değişimleri yoluyla gerçek değerlerine yakınlaşmalarına aracılık etmektir. Bu düşüncelerinden dolayı piyasada satışların iyi gitmemesinin nedenini de paranın yetersizliğine değil üretimin yetersizliğine bağlarlar. Piyasada mal olduğu sürece satışlar daima iyi gider. Paranın değeri satıcı ile alıcı arasında yapılan anlaşmalar sonucu belirlenir. Eğer satıcı aynı para miktarına daha fazla ürün veriyorsa veya aynı mal miktarına daha az para istiyorsa paranın değeri artmış demektir. Bu nedenle, ekonomide belli aralıklarla yaşanan dalgalanmalar ve dengesizlikler ancak piyasaya yapılan müdahalelerle fiyat mekanizmasının işleyişinin engellenmesi sonucunda ortaya çıkabilir.

Klasik iktisatçılar mal ve hizmetlerin fiyatlar genel düzeyindeki dalgalanmayı Miktar Teorisi ile açıklamışlardır: Dolaşa para miktarı, mal ve hizmet miktarından fazla artarsa fiyatlar artar, mal ve hizmet üretimi para miktarından daha az oranla artarsa fiyatlar düşer.

Say Yasası‘na göre üretilen hiç bir ürün alıcısız kalmaz, piyasada ürün olduğu sürece ekonomi canlıdır. “Bir mal üretildiği zaman kendi değerine eş bir gelir yaratır.” bu görüşü savunurlar. Bu görüşe göre ekonomide hiç bir zaman arz fazlası olmaz.

Say yasası‘na eleştiri getirenler de olmuştur. Eleştirenlere göre kişiler gelirlerinin tamamını harcamayıp tasarrufa yönelebilirler. Bu durumda Say Yasası işlemez. Çünkü gelirin tamamının harcanması gerekir, gelir harcanmadığında arz fazlası oluşacaktır. Ancak klasiklerin faiz teorisine göre tasarruflar tekrar yatırıma dönüşecek ve talep yetersizliği oluşmamış olacaktır.

Mahreçler Kanunu‘nun doktrin tarihindeki önemini ortaya koyan, Keynes’tir. John Maynard Keynes, klasik ekolü eleştirirken asıl hedef olarak Mahreçler Kanunu‘nu almıştır.

İlginizi Çekebilir